Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri olan “kadına yönelik şiddet” siyasette de “hızını arttırarak” sürüyor.
KA.DER olarak, CHP’yi ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’i, Milletvekili Aylin Nazlıaka’ya; HDP Milletvekili Mehmet Emin Adıyaman’ı ise Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu’na yönelik karar ve sözleri nedeniyle kınıyoruz.
CHP Milletvekili Aylin Nazlıaka, “partisinden bir milletvekiline iftira ettiği iddiası ile” partisinden ihraç edildi. 7’ye karşı 8 oyla verilen bu ihraç kararı, önceki yıllarda ihraç edilen erkek siyasetçilerin “ihraç nedenlerine” bakıldığında son derece ağırdır. Erkek siyasetçiler mafya ile işbirliği, rüşvet, rantiyecilik, dolandırıcılık, yolsuzluk, parti bütünlüğünü sarsma vb nedenlerle ihraç edilmiştir. 7’ye karşı 8 oy da disiplin kurulunun ihraç konusunda oybirliğinde olmadığını göstermektedir.
Nazlıaka’nın ihraç edilmesinin ardından, CHP’nin başlattığı siyasi linçi devam ettiren ise AK Partili Melih Gökçek olmuştur. Gökçek’in “Türkiye’nin ikinci büyük kenti, başkent Ankara’nın yoğun işlerini” bir kenara koyup Nazlıaka ile ilgili video hazırlaması akıl alır gibi değildir. Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca pek çok “erkek” siyasetçi partisinden ihraç edilmiştir ama hiçbir rakip siyasetçinin aklına “video hazırlayarak hasmını küçük düşürme” gibi “kaba ve hadsiz” bir fikir gelmemiştir.
8 Mart Kadınlar Günü’nde HDP Milletvekili Mehmet Emin Adıyaman’ın TBMM’de yaptığı konuşmada, 2 kadın bakanın görev aldığı bakanlıklar konusunda sarf ettiği sözler de şiddet içermektedir. Adıyaman, “Bakanlar Kurulu’nda iki kadın var, bu 2 hanım da incik boncuk işleriyle uğraşan bakanlıklarda” demiştir. Bunlar, kadın bakanların görevlerini önemsizleştiren ve küçümseyen cümlelerdir. Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca hiçbir erkek bakan, bakanlığı ile cinsiyeti arasında bağ kurularak aşağılanmamıştır.
Türkiye’de kadınlar, sivil toplum hareketi ve dünyadaki gelişmelerin etkisiyle son yıllarda siyasette daha fazla görünür olmaya başladılar. Kadınlar ön plana çıktıkça, daha çok ayrımcılığa, taciz ve psikolojik istismara muhatap oluyor. Kadın siyasetçilere yönelik şiddet, eşitlikçi bir siyasi ortamın yaratabileceği sürdürülebilir ve demokratik açıdan duyarlı siyasetin önünü tıkamaktadır. Kadınların siyasi faaliyetlerini sürdürme konusundaki cesaretlerini kıran şiddet, insan hakları ihlalidir. Kadına yönelik şiddetin hiçbir türü meşru görülemez.
KA.DER Genel Yönetim Kurulu
POLİTİKADA KADINLARA YÖNELİK ŞİDDET NE DEMEKTİR?*
Son birkaç yılda dünyanın birçok yerinden kadınlar aktivist, sivil toplum lideri, seçmen, siyasi parti üyesi, aday, seçilmiş temsilci ya da atanmış görevliler olarak politika ve politik hayatta tarihi kazanımlara imza attılar ve kadınlar, demokrasi ve toplumun gelişmesi için olumlu etkilerde bulundular. Ancak daha fazla sayıda kadın ön plana çıktıkça, daha çok ayrımcılığa uğramaya, taciz ve psikolojik istismarla, fiziksel veya cinsel saldırılarla daha çok karşılaşmaya başladılar. Kadına yönelik şiddetin hiç biri türü meşru görülemez, ancak siyasi açıdan faal kadınlara yönelik şiddetin iki önemli etkisi daha vardır: kadınların siyasi faaliyetlerini sürdürme konusunda cesaretlerini kırar ve demokratik uygulamaların değerini düşürür. Politika yapmanın “bedeli “bu olmamalıdır. Dahası bu durum, eşitlikçi bir siyasal atmosferin yaratabileceği sürdürülebilir ve demokratik açıdan duyarlı bir siyasetin önünü tıkamaktadır.
BU KONU NEDEN ÖNEMLİ?*
Politikadaki kadınlara yönelik şiddet, güçlü, kapsayıcı ve demokratik bir toplumda yaşamak isteyen herkesin sorunudur. Kadınların siyasi hayata katılma beceri ve yeteneklerine doğrudan bir tehdit olduğu için, sürdürülebilir demokrasiler inşa etmenin önünde duran kritik bir engeldir. Ayrıca da bir insan hakları ihlalidir çünkü kadınların medeni ve siyasi haklarını tam kapasite ile ve eşit bir biçimde kullanma hakkını çiğnemektedir. Amaç toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamaksa, bu konu acilen ele alınmalıdır. Son olarak, siyaseten faal kadınlara yönelik şiddet, özel bir kadına yönelik şiddet türüdür ve kadına yönelik şiddet konusunda kabul edilmiş uluslararası tanımla uyumludur, zira ayrımcılık, taciz, psikolojik, fiziksel ve cinsel saldırıları da içerir. O nedenle bir şiddet türü olarak tanınmalı ve temel insan haklarının ihlali olarak görülmelidir.
*NDI, #NotTheCost metninden alınmıştır