Türkiye’de kadınlar milletvekili olma hakkını 76 yıl önce, 5 Aralık 1934’te elde etti. Seçme ve seçilme hakkımız var ama 76 yıldır seçsek de “erkek egemen zihniyet” nedeniyle seçilemiyoruz.
* Aday gösterilmiyoruz, çünkü o zihniyete göre “Kadının yeri evidir!”
* İstesek de aday olamıyoruz,çünkü o zihniyete göre “Yeterli donanımda kadın yok!”
* Siyasi partilerin yönetiminde yer alamıyoruz, çünkü o zihniyete göre “Kadınlar kapı kapı dolaşıp broşür dağıtmakta daha becerikli!”
* Seçim dönemlerinde bizden istenen adaylık başvuru parasını ödeyemiyoruz, hatta kendi kampanya masrafımızı karşılamamız bekleniyor, çünkü o zihniyete göre “Siyaset eşit bir yarıştı!”
* Siyasi partilere girdiğimizde “evdeki görevlerimizi” de ihmal etmememiz isteniyor, çünkü o zihniyete göre “Yuvayı dişi kuş yapar!”
550 koltuğa sahip parlamentoda şu anda 48 kadın milletvekili olmasının anlamı şudur:
Kadın oranı sadece yüzde 8,8 olan bir meclis, kadın oranı yüzde 50 olan bir ülkede kadınlar için yasalar çıkartmaz!
Çıkartsa da Anayasa değişikliğinde yer alan pozitif ayrımcılık maddesinde olduğu gibi o yasaların altı doldurulmaz, çıkan yasalar uygulanmadığında bunun bir yaptırımı olmaz.
Böylece “erkek iktidarının sürekliliği” sağlanır. Kadın örğütleri de bugüne kadar olduğu gibi “kadın düşmanı yasa çıkartılmaması için” internette örgütlenir, Meclisin kapısında yatar kalkar, eylem yapar, lobi yapar…
Artık yorulduk!
Artık bıktık!
KA.DER olarak 13 yıldır “ayın basın bültenini” yazmaktan sıkıldık!
Türkiye 12 Haziran 2011’de genel seçime gidecek. Yine tekrarlıyoruz:
TBMM’deki 550 koltuktan 275’inin kadınların olmasını istiyoruz. Ve bizden “erkeklerle yarışmamızı, o koltukları hak etmemizi, çalışıp çabalamamızı, parti kadrolarında mücadele etmemizi, beş dil bilmemizi, doktora yapmamızı, mükemmel eş, süper anne, harika iş kadını olmamızı bekleyenlere soruyoruz: “Aday gösterdiğiniz erkekler için herhangi bir kriteriniz var mı?”
Biz erkek siyasetçilerde aşağıdaki “kriterler” dışında bir şey arandığını görmedik:
* Parti başkanına yakın olmak (eş, dost, akraba)
* (Kadınların alınmadığı) parti yönetiminden olmak
* Aşiret, tarikat lideri ya da kadrosundan olmak
* “Önemli” bir soyadına sahip olmak
* Zengin olmak
* İtaatkar olmak
* Parti başkanını ve yöneticileri sürekli övmek, asla eleştirmemek
* Bürokside bulunmuş olmak (Kadınların sokulmadığı “özel” alanlardan biri daha!)
5 Aralık 2010’da diyoruz ki: Kadınlardan korkmayın, kadınsız demokrasiden korkun!
Saygılarımızla,
KA.DER Yönetim Kurulu