Bizler, kadına karşı şiddetle mücadele eden 243 kadın örgütlenmesi olarak kadın cinayetlerinin ve şiddetin giderek artışına tanık olmaktayız. Bunun durdurulabilmesi için 6284 sayılı yasanın, koruma ve diğer önleyici tedbirleri içerecek şekilde çıkarılması konusunda yoğun bir çaba harcadık. Yasanın “ailenin korunması” adı altında çıkarılmış olması, Hükümetin kadına karşı şiddetle mücadelede uluslararası sözleşmelerin gerisinde bir yaklaşım içerisinde olduğunu düşündürmektedir. Şimdi bu yasaya bağlı olarak sığınaklar yönetmeliği çıkarılmak isteniyor. Bu yönetmeliğin çıkarılması çok önemli olmakla birlikte, aceleye getirilmesi, kadın örgütlenmelerinin deneyimlerinin göz ardı edilmesi ciddi sakıncalar doğuracaktır. Çünkü sığınaklar kadına karşı şiddetle mücadelede vazgeçilmez araçlardır. Sayılarının yetersiz olması, kadın ve çocukların güçlenmelerini öngören bir yaklaşımla yürütülmemeleri kadınların hayatına mal olabilmektedir.
Bu bakımdan yönetmeliğin çıkarılışı aşamasında kamuoyunu bilgilendirmeyi zorunlu görüyoruz. Yaklaşık 20 yıllık bir süre içinde gerek sığınak, gerekse dayanışma merkezi yürüterek edinmiş olduğumuz deneyimlere dayalı olarak vurgulamak isteriz ki; “Dediğim dedik” bir tutum sergilenmesi, yönetmeliğin uygulamaların sorunlarını giderecek düzenlemeler içermemesi, bunun için yeterince tartışılmaması, kadına karşı şiddetle mücadele hedefini ciddi biçimde gölgelemektedir. Bizler, şiddete uğrayan kadınlar ve çocuklarıyla her gün yüzyüze gelen ve dayanışan 243 kadın örgütlenmesi olarak yönetmeliğin uluslararası standartlara uygun şekilde çıkarılmasını çok önemli buluyoruz. Bu konuda Bakanlığın çalışmalarına destek vermeye hazırız. Ancak yasanın çıkarılması sürecinde yaşadığımız deneyimi de göz önünde bulundurarak bu yönetmeliğin çerçevesi ile ilgili bilgi edinmeye ihtiyacımız var. Bu bakımdan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na aşağıdaki sorularımızı iletiyoruz:
1. Bizler, kadına karşı şiddetin kaynağında Türkiye’nin de imzacı olduğu birçok anlaşmada yer aldığı gibi