Türkiye’de kadınlar “sistematik ve politik” şekilde şiddet, cinayet ve nefret diline maruz kalırken en büyük darbeyi “sorunu çözmekle mükellef olanlardan”, yani siyasetçilerden yiyor. Anayasa’nın 10. Maddesi, “Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür” diyor ama kadınlar “devletin en tepesindekinden” dahi şiddet görüyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 14 Ekim günü “Bir adam gibi ölmek var, bir şey söyleyecektim ama onu söylemeyeceğim, bir de madam gibi ölmek var. Ölelim ama adam gibi ölelim” diyerek devlet eliyle şiddetin yeni bir örneğini sergilemiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, devletin kadın-erkek eşitliğini sağlama yükümlülüğünden muaf değildir.
“Kadınlığı aşağılayarak erkekliği yüceltmek”, ölümün bile “erkek gibi” olanını makbul görmek, toplumda zaten son derece yaygın olan, ayrımcılık, şiddet ve nefret dilini normalleştirmekten, kadına yönelik şiddet ve cinayetleri körüklemekten başka bir işe yaramayacaktır.
Öte yandan “madam” benzetmesi, bu toplumda yaşayan, arkadaşımız, komşumuz, akrabamız olan “madam”ları ayrıştırmak ve aşağılamaktır.
KA.DER olarak, toplumu etkileme gücüne sahip Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanını, kitlelere seslenirken “eşitlikçi, barışçıl ve şiddetten uzak” bir dil kullanmaya davet ediyor, kadın danışmanlarını bu konuda kendisine destek olmak üzere göreve çağırıyoruz.
Saygılarımızla,
Kadın Adayları Destekleme Derneği