2012 yılı içinde, Türkiye’nin ileriki yıllarda izleyeceği sanayi ve istihdam politikalarının ipuçlarını veren iki önemli belge kamuoyu ile paylaşıldı. Bunlardan ilki Şubat 2012 tarihli Ulusal İstihdam Stratejisi Taslağı (2012-2023), diğeri ise Yeni Teşvik Sistemi: Yatırımlarda Devlet Yardımları (Nisan 2012). Her iki belge de kadın emeği açısından çok önemli olmasına ve kadınların emek piyasalarında hangi sektörler ve ne tarz çalışma biçimleri üzerinden yer alacağına dair önemli öngörüler içermesine karşın kamuoyunda hemen hiç tartışılmadı. Bunları tartışmak ve bu iki belgede savunulan çerçevenin ötesine geçerek, kadınların ve toplumun lehine politika önerilerimizi sunmak amacıyla bu yazıyı kaleme alıyoruz.
UİS’nin temel hedefi kaliteli istihdam yaratmaktan ziyade işgücü maliyetlerini düşürmek ve esnek istihdam biçimlerini yaygınlaştırmak Ulusal İstihdam Stratejisi (UİS) taslağında, Türkiye işgücü piyasasının istihdam yaratmak açısından temel sorunu ‘katılık’ olarak tanımlandığı için bu sorunu çözmek üzere getirilen öneriler işgücü maliyetlerini düşürmek ve işgücü piyasasında esnek istihdam biçimlerini yaygınlaştırmak oluyor. Tasarıda yeni dönemin iş ortamı aşağıdaki gibi tanımlanmakta[1]:
“İşin korunmasını ve aynı işte kalabilme güvencesini ifade eden “iş güvencesi” yerine, istihdamın korunması ve tek bir işverene bağlı olmadan çalışmanın sürdürülebilmesi güvencesini ifade eden “istihdam güvencesi” önem kazanmaya başlamıştır. İstihdam güvencesinin sağlanmasında aktif işgücü piyasası programları ile iş arayanların ve hatta çalışanların istihdam edilebilirliğinin artırılması önem arz etmektedir. Gelir güvencesi ise sosyal sigorta ve sosyal yardımlar yoluyla işsiz kalan kişilerin gelir düzeyinin korunmasını amaçlamaktadır.”[2] Bunun anlamı, çalışanların, işverenlerin herhangi bir zamandaki –kısa süreli- emek ihtiyacına dönük olarak her an hazır olabilmesidir. Bunun için kişilerin kamunun aktif işgücü programlarının yardımıyla donanımlarını yenileyebilmesi öngörülüyor. Kuşkusuz kişi